27 Nisan 2010 Salı

Vapurumuz


1952 İtalyan yapımı, sulzer TD 36 iki zamanlı diesel makinelere sahip , Kabataş - Adalar hattında işleyen İstanbul şehir hatlarının en eski en büyük ve en hızlı vapurudur.

Vapurun Yapısal Özellikleri

Kocamandır. Üst kata çıkan kapıları ve merdivenleri dar olduğu için iniş biniş işkence gibi gelebilir. Boğazda görüldüğünde çok uzaktan dahi tanınabilir. Bunu da ikinci katındaki "1. mevki bahçesine" borçludur. Bu bölüm ahşap ile kaplıdır. Bu bölüm birinci mevki olmasına rağmen de tahta sıralarla doludur. Bunun dışında genişliği, direğindeki sahanlık, uzunluk ve estetik çelik yapısı ile de kolayca ayırt edilebilir. Bunun dışında ikinci kattan aşağı inen ana merdivenin sahanlığında normalde gravürlerin olduğu yerde av tanrıçası artemis'in bir figürü vardır. figürün alnında hilal olması da ilginç tabi... Bir diğer hoş detay, makine dairesinde, makinelerin devir saatleri arasında çelikten bir kalp figürü olmasıdır. Adına şarkı yazılmış olması da cabası... Üçüncü kata çıkan dar merdiven, diğer vapurların aksine küçük bir kapıya sahiptir.üst güverteye bacanın içinden çıkılır. Ana güvertede, kıç tarafta diğer vapurların aksine kıç alt salona giriş ve üst kata çıkış yoktur.

Vapurun Tarihçesi

Paşabahçe vapuru, II. Dünya Savaşı bitmeden hemen önce savaş gemisi olması amacıyla kızağa konuyor. Ancak, İtalyanlar o zamanlar blok inşaat da keşfedilmediği için koca omurgayı kızağa koymuş, ana postaları yavaştan kaynaklamaya başlamışken savaş sona eriyor. Bu durum karşısında yana yakıla ne yapacaklarını düşünen tersane sahipleri tarafından, Türkiye’den gelen sipariş üzerine bir gecekondu misali bizim savaş gemisi bir gecede şehir hatları vapuruna dönüştürülüyor. 1 Temmuz 1952’de Taranto limanında şampanyası kırılıp eğlencesi de bittikten sonra Paşabahçe, İstanbul’a doğru bu kez diğer ithal gemiler gibi römorkörlerle değil toplamda 3200 beygir üreten kendi buharlı Sulzer makineleriyle gelmek üzere yola çıkıyor. 2,5 gün süren yolculuk akabinde, Paşabahçe İstanbul’a adımını atıyor.

Vapurun Özellikleri

Paşabahçe vapuru, 78,2 metre uzunluğa, 2,8 metre tasarım taslağına sahip. Paşabahçe iki adet Sulzer diesel makineye sahiptir. bu makineler iki zamanlı olup gemide bi şanzıman sistemi bulunmamaktadır. Yani makineler geri komutu verildiğinde makineler durdurulur , pistonlara basınçlı hava sıkılarak motor aksi yönde çalıştırılır. Sıcak makineye tornistan için basılan soğuk kuru hava sürekli olarak motor ömründen yemektedir. Fenerbahçe’nin kardeş gemisi Dolmabahçe Vapuru, 90’lı yıllarda muhtemelen bu sebepten motor bloğu çatladığı için ve motorunun arızası artık onarılamayacağı için hurdaya ayrılmış ve Aliağa’da sökülmüştür. Bu sebeple bahçe tipi vapurlar genelde çok fazla manevra gerektirmeyen uzun hatlara konurlar. Kıç kısmıyla da diğer vapurlardan ayrılan bir vapurdur aynı zamanda. Diğer vapurların hemen hepsinde kıç kısmı geniştir ve arka salona açılan kapısıyla beraber düzdür. Paşabahçe ise yumuşak, nazik siluetini burada da bozmaz. 1952 yapımı an itibariyle İstanbul Şehir Hatlarının en yaşlı, en büyük (uzunluk değil, groston olarak) ve halen en hızlı gemisidir ve hızıyla efsane olmuştur.Fenerbahçe vapurunun emekli olmasıyla birlikte de şehir hatlarında kalan tek telgraflı gemidir.

wikipedia dan alıntı vardır.

SEYRETMEYE DOYAMADIĞIMIZ BİR PAŞABAHÇE'Lİ MUTLAKA VARDIR ( 6 )




Bilge Göktürk Duran 08/05/1989 Üsküdar

Hep onun için kedi kaleci dedik. Yanıltmadı bizi hiç bir zaman. Müthiş kaleci yeteneklerine ve meziyetine sahip. Sanki kaleci olarak geldi dünyaya. Doğdu ve akabinde doksandan çıkardı topu sanki. Onu seyretmek büyük bir zevk. Ben kendi adıma konuşuyorum " Çok iyi yerlere gelecek. Umarım Paşabahçe kalesinden sonra ( Fenerbahçe ) :) ve Milli takımımızın kalesinide koruyacak " Zaten geçmişi bunu gösteriyor. Şimdi biraz onu tanıyalım.

Futbol topuyla ilk olarak Beşiktaş futbol okulunda başladı. Daha sonra Libade Spora geçti. Orada belirli bir müddet oynadıktan sonra Bağlarbaşı Spor kulübüne transfer oldu. Burada minik takımlar İstanbul 3. sü oldular. Bağlarbaşı'ndan tekrar Libade Spora gitti. Burada 3 yıl süresince çok küçük olmasına rağmen Yıldız takım , B genç , A genç ve A takım formalarını giydi. Hafta sonları 3 maç yapmak zorunda kalıyordu. Hocaları ondan çok memnun ve hepsi kendi takımında görmek istiyordu. Burada 3 tane Genç takım şampiyonluğu kazandı. talipleri çoğalmıştı. Onu isteyenler arasında Fenerbahçe , Gaziantep Belediye , Çaykur Rize , Sivas ve Pendik vardı. Kulübü Libade Spor bundan 5 yıl önce 5000 euro karşılığında kendisini Pendik Spora verdi. Buradada 3 sezon boyunca futbol oynadı. Tam profesyonel olacakken adamcılık yüzünden ikinci plana atıldı. Süper genç takımında İstanbulun en iyi kalecisi seçildi. Sonra 2008 / 2009 sezonunda Sivas spora transfer oldu. Burada hem Paf takım hem A takım idmanlarına çıktı. Sivas Spor'da Petkoviç ve Akın'ın peşinde üçüncü kaleci olarak kadrodaydı. Antalya'da düzenlenen Corner Cup turnuvasında Bursa Spora ve Denizli spora karşı formasını terletti. Bu turnuvada 3. oldular. Aynı sezon Aralık ayında İstanbul İnönü Stadında Beşiktaş'a karşı forma giyme şansını kıl payı kaçırdı. Kaleci Petkoviç ve Akın sakattı. Teknik Direktör Bülent uygun " Hazır ol bu maçta forma giyeceksin " dedi. Ama Petkoviçe yapılan tedavi sonunda oynayacak duruma geldi. Belki Beşiktaş maçında kaleyi korumuş olsa hayat çok farklı olacaktı onun için. Daha sonra Beykoz'a 5 senelik imza attı. Tam sezon başlamasına 1 gün kala hoca kendine kulüp bul dedi. Buradada adamcılık büyük rol oynadı. Söylenenlere göre Hoca kendi kalecisini getirmiş ve Bilge'ye kendine kulüp bulmasını söylemiş. İşte tam o sırada onu tanımamıza fırsat oldu bu hareket. Nereye giderim ne yaparım derken Fahrettin hocayı tavsiye ettiler ona. Hiç durmadı. Geldi Paşabahçe'mize. İyiki geldi. Geldiki kendisini tanıma fırsatı bulduk. Çok kaliteli ve inanılmaz yetenekli kaleci. Seyretmeye doyamıyoruz seni. Müthiş insan. Yolun hep açık olsun....

21 Nisan 2010 Çarşamba

YILIN RÖPORTAJI

Çok konuşulan anket hakkında bu sefer kendileri konuştu kamera karşısında. Yine salladılar birbirlerine ve yine susmadılar. Bir akşam halı saha maçı sonrası yakaladık onları. İşte yılın röportajı...

16 Nisan 2010 Cuma

U17 TAKIMIMIZ GÜMBÜR GÜMBÜR




U17 Türkiye şampiyonası için Bursa'da bulunan Paşabahçe rakibi Kütahya Özel İdare Köy Hizmetlerini Melih Kılıç'ın attığı gollerle 3-0 yenmeyi başardı. Bursa'daki kampın çok neşeli ve eğlenceli geçiyor olması futbolcularımıza artı motivasyon olarak geri dönüyor. 17.04.2010 tarihinde Yalova Esnaf Spor'la oynayacağımız müsabaka öncesi bugün uludağda mangal partisi düzenleniyor. U17 takımımıza bu karşılaşmada başarılar diliyoruz. Haydi çocuklar bizlere bir zafer daha yaşatın.

15 Nisan 2010 Perşembe

ANKET HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİZİ BURAYA YAZABİLİRSİNİZ

Sizce hangisi daha şık adlı anketimizin yorumlarını buradan yapabilirsiniz ! Hepsi bir birinden şık ama birini seçelim. Belki bundan sonraki anketimiz KİM DAHA YAKIŞIKLI olabilir. Boş durmayın katılın ankete arkadaşlar :)








12 Nisan 2010 Pazartesi

ALTYAPI DOSTLUĞU









Paşabahçe Spor Kulübü ve Çubuklu Spor Kulübü , futbol okullarının dostluk maçı çok güzel görüntülere sahne oldu. Küçücük futbolcu kardeşlerimizin heyecanları gözlerinden okunuyordu. Hepsinin gözleri parlıyor ve maçın başlamasını sabırsızlıkla bekliyorlardı. Ailelerin heyecanı bir başka tabi , bunların içinde bende varım elbet. Çubuklu Spor tesislerinin etrafı küçücük futbolcu kardeşlerimizle ve onların neşeli gülüşleriyle şenlenmişti. Hocaları ayrı bir heyecan içinde , futbolcular ayrı , aileler ayrı. Herkes meraklı gözlerle maçların başlama saatini bekliyordu. Başladı maçlar , küçücük ayaklar yerlerinde durmuyor, kalplerdeki o hızlı atış duyuluyordu sanki dışardan. Neticede Çubuklu Spor biraz daha üstün ayrıldı maçlardaki sonuçlardan. Ama önemli olan o değil, küçücük futbolcu kardeşlerimize futbolun heyecanını tattırmaktı. Çok güzel oldu bence. Bunları daha sık sık yapılması lazım. Onlara maç tecrübesini vermek için olmalı bu maçlar. Sonucu önemsiz. İnanıyorum iki kulüpte altyapılarında istenilen arzulanan başarıları elde edecek ve Türk futboluna sayısız yıldızlar kazandırmaya devam edeceklerdir. Devamının gelmesi dileğiyle. Teşekkür Ederiz...

9 Nisan 2010 Cuma

VE ANKET SONUÇLANDI


Bir ay önce başladığımız anketimiz sonuçlandı ve oy verme işlemi bitti. Demiştikki SİZCE JAPON KALEDE KİM YENER , Toplam kullanılan oy sayısı 813 ve bu oyların 737 tanesi Dinçer , 76 tanesini İsak aldı. Görünen oki Dinçer ve İsak kapışmasında tarihi bir hezimet olmuş. Bu ankete katılıp oy kullanma nezaketini gösteren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Dinçer ve İsak'tan sonuçlandırdığımız anket hakkındaki tepkilerini alıcaz.

8 Nisan 2010 Perşembe

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN


Doğum günün kutlu olsun Aşkın Hocam. Umarım Bu sene Paşabahçe'mizi en iyi yerlere getireceksin. İyiki varsın iyiki bu armanın altındasın...

6 Nisan 2010 Salı

ALİ'NİN ROMATİZMASI


En son oynadığımız Batı Trakya maçından önce dizlerinin ağrıdığı ve romatizmasının azdığı söyleyen ALİ maç kadrosundan çıkartıldı. Bu haber oynayacağımız son maç öncesinde takımda soğuk duş etkisi yarattı. Kulübün sağlık ekiplerinden malzemeci ibrahim :) hemen duruma müdahale etti. Futbolcu arkadaşımız Muhammed'in babannesinin tribünde olduğunu fark eden kulüp sağlık kurulu başkanı malzemeci İbrahim bii koşu tribüne çıkarak babanneden romatizma ilaçlarını aldı. Ali'ye uygulanan tedavi sonucunda biraz olsun düzelmeler olduğu gözlendi , fakat oynamasına müsaade edilmedi. Bunun üzerine bir açıklama yapan Teknik Direktör Aşkın Karadeniz " Ali'nin bu durumu hepimizi çok üzdü. Aslında müdahale ettik fakat durumu risk taşıyabileceğinden maç kadrosundan çıkardık. Ali'ye yatarak ayakta tedavi ettirdik :) Şimdi burdan soğuksu sağlık ocağına gidip yatış işlemleri için girişimlere başlanacak. Ali'nin yüzündeki acı ifadesi sanki dizlerine vurmuştu. Şok olduk açıkcası bu durum bizi çok etkiledi. Keşke benim romatizmam ağrısaydıda ona bişey olmasaydı " dedi. Fakat bu kötü gelişmelerin ardından güzel haberlerde ardı ardına geldi. Ali'nin romatizmalarının azması ve ne zaman yağmur yağacağını önceden tahmin edebileceğinden dolayı , Devlet Meteraloji Birliğinden iş teklifi aldı. Bu durum biraz olsun üzüntüyü unutturup yerini sevince bıraktı. Ali'nin ailesi aldıkları bu haberi , eminönünden aldıkları havai fişek ve maytapları patlatarak "yaşasın çığlıkları arasında" kutladılar. Biz yinede olmasaydı bu romatizma diyoruz. Umarım en kısa sürede soğuksu sağlık ocağındaki tedavi süresi kısa olur ve bir an önce sahalara döner. Bizde Ali'ye Kulübümüzün resmi internet sitesi olarak geçmiş olsun diyoruz..

DEVRECİLİK


Saç modellerine bakın. Bunlar nasıl bu hale gelmişler. Tahmin edebilen varmı ? Boca juniors idmanından bir kare. Peki sebebi ne olabilir bu saçlar neden bu hale gelir. İşte sebeb ! Boca juniors'ta bir gelenek vardır bu çok çok öncelere dayanan bir gelenektir. Alt yapıdan A takıma yükselen gençler ilk kamplarında bu hali alırlar. Kısacası devrecilik vardır. Askerliğimizi yaparken veya okul çağlarında hep rastlamışızdır devrecilik olaylarına. Sesimiz çıkmaz daha doğrusu çıkartmazlar. Acaba Paşabahçe Spor Kulübünde böyle bir gelenek başlarmı. Belki bu kadar kötü değil ama saçları en azından 3 numara traş olabilir. Genç futbolcularımızın bu duruma tepkisi ne olur . Bir sonraki anketimiz bu olur belkide.

3 Nisan 2010 Cumartesi

BATI TRAKYA 1 PAŞABAHÇE 1



Ligin son maçında batı Trakya ile oynadığımız maç 1-1 lik sonuçla bitti. Paşabahçe'mizin golünü osman kaydetti. Uzun lig maratonu bitti ve artık bütün ümitlerimizi bir dahaki sezona sakladık. Umarım gelecek sezon herşey istediğimiz gibi olur ve profesyonel lige çıkarız. Kadro korunup iyi takviyelerle bu genç kadro çok işler yapacaktır. Ben buna canı gönülden inanıyorum..

ACI KAYBIMIZ



Paşabahçe spor kulübüne 30 yılı aşkın süredir hizmet eden VAHİT babamızı kaybettik. Hepimiz çok üzgünüz. Kederli ailesinin , tüm sevenlerinin ve Paşabahçe Spor Kulübünün başı sağolsun. Mekanı cennet olsun..

2 Nisan 2010 Cuma

BİR PAŞABAHÇE'Lİ GÖZÜYLE BEYOĞLU


Beyoğlu-Cezayir sok

İstanbulun en güzel yerlerinden biridir. Gezilesi görülesi yerlerin başında gelir bence. Mükemmel bir görüntüye sahip , gündüz başka , gece ise bir başka güzel oluyor burada. O dönemeçli merdiven yokuşu ayrı bir huzur verir. Belkide ilk defa yokuşu merdiveni inip çıkmak bu kadar zevkli gelir insana...