8 Ekim 2010 Cuma

HAYDİ BEYKOZLU TEK YÜREK


19.30’da Beykozlu Taraftarlar Derneği lokalinde düzenlenen toplantıyı Başkan Cafer Baş yönetti. Beykoz Futbol Şube Sorumlusu Zafer Baş, eski Beykoz genel kaptanı ve MHP Beykoz İlçe Başkanı Sadık Ali Uslu, Beykoz Vakfı yöneticisi Gökhan Vural, Boğazın Yargıçları taraftar gurubu kurucularından Vural Demir, Boğazın Yargıcı ve tribün amigosu Turgay Geçdoğan, Mekin Çetinöz, Abdullah Yümsel, Servet Koncu, Halil Gezmen ,Hamit Olgun Coşkuntuna ve Beykoz’da forma giymiş pek çok futbolcu ve yöneticinin katıldığı toplantıda söz alanlar Zeki Aksu’nun bir an önce başkanlığı bırakmasını istediler.


Toplantıda en ilginç konuşmayı ise Boğazın yargıçları adına Turgay Geçdoğan yaptı.


“Gönül isterdi ki bu toplantıyı hiç yapmayalım, ancak içinde bulunduğumuz ortam nedeniyle birlik ve bütünlük içinde olduğumuzu dosta düşmana göstermek istedik” diyerek sözlerine başlayan Geçdoğan, Aksu’ya sert eleştiriler içeren konuşmasına şöyle devam etti:


“İçinde bulunduğumuz ortam ile ilgili pek de bir şey söylemeye gerek yok aslında, ancak her geçen gün git gide eriyor olmamız bizleri öylesine rahatsız ediyor ki, tüm mesaimizi çözüm bulabilmek için harcıyoruz.


Herkesin bildiklerini uzun uzun konuşup da kafa yormak değil amacımız, sadece işin özetini şu cümleyle açıklamak istiyoruz, Başımıza çok koyu bir Karagümrüklü dahi gelse içi sızlar, bu takımı bu hale düşürmezdi…


10 yılı aşkın süredir kendisini yakinen tanıyoruz artık ve edindiğimiz izlenimlerin en başında şu geliyor; eğer bu adamla yüz yüze konuşursanız; evinizin anahtarlarını, arsalarınızı, arabanızı yani bu hayatta neyiniz varsa kendi elinizle teslim edersiniz. Hatta bununla kalmaz 30 yıldır kullandığınız isminizi bile yeniden koyar kendisi ve hadi güle güle senin adın artık Kemal der, peki der gidersiniz...


Yaklaşık 20 yıldır bu takıma musallat olmuş bir insan, bir kez olsun Şampiyonluk yaşamaz mı? Böyle basiretsiz bir yöneticiliği tarih yazar mı? O kadar basit ki onun için her şey… Önce çıtayı düşürüyor çeşitli ajitasyonlar yaparak sonra da örneğin küme de kalmayı başarı olarak yutturuyor bize ki biz de bunu yutuyoruz. Örneğin Basketbol takımı ligde kaldığı ilk sene takımı hava alanında karşılamaya gittik, sanki Avrupa’dan kupa almış gelmiş gibi…


Her fırsatta söyler Fener Beşiktaş’ı seyrettirdim bu semte diye, o zaman birisine Allah razı olsun denecekse o da Panasonic Samsung’adır… Konuyu biliyorsunuz detaya girmeyeceğim…


Aslında biz geç kalınmış bu toplantı için büyüklerimize de kızgınız, her tarafta yüksek yüksek uçuyor, kendine Beykoz’lu süsü vermiş bazı insanlar... Bu adam kulüp binasında gövde gösterisi yaptı kongre de akşama kadar bekleyelim bir aday çıksın diye pis blöflerini saçtı etrafa hiç utanmadan… Sanki 10 bin kişiyle kongre yapmış gibi...


102 yıllık kulüp 50 kişiyle kongre yaptı… İşin acı tarafı da o kongre de Talip Ercan Stadın ismi Kelle İbrahim olsun dediğinde, biz divan başkanına Kelle İbrahim’i tanıtmak için çabaladık. Siz hesaplayın gerisini…


Her sezon başında bir koç kesmek vardı adetlerimizde… Velev ki koç kesmeye paranız yok 20 metre yukarınızdaki Gazi Yunus Mezarlığında yatan bu büyük Zat ı’da futbolcularına tanıtmaktan, başında bir dua ettirmekten aciz bir başkan mı olur…


Kızıyoruz biz aslında büyüklerimize, neden bir tepki koymuyorsunuz diye soruyoruz… Çünkü biz tepki koyunca -ki bu tepkinin içine hiçbir zaman sinkaflı bir laf koymadık- emniyet güçlerinin ön yargısı ile karşılaşıyoruz. Çoğunuz bilmez Boğazın Yargıçları’nın bu arma uğruna ne cezalar yediğini… Mevcut başkan her seferinde ki bunu özellikle belirtiyorum, tepki göreceği her maç öncesi, emniyete özellikle gider rica da bulunur, aman beni protesto edecekler diye.


Bu konudan oldukça muzdarip olduğumuzu bu ortamda özellikle belirtmek istedik, çünkü bize; cahil, serseri, tabiri caizse psikopat gözüyle bakılıyor ya bu ön yargıdan kurtulmaları için bazı insanların boynumuza mı asalım şehitler için düzenlediğimiz etkinlikteki resimleri veya lise-üniversite diplomalarını mı cebimizde taşıyalım, onların bu ön yargıdan kurtulmaları için iş yerlerimizin, evlerimizin kapıları ağzına kadar açık…


Konuşmamızın uzamasının sebebi biz sadece mevcut başkana değil aslında tüm Beykoz halkına kızgınız, 250 bin nüfusa kızgınız… Çünkü hangi mantıktır bilmiyorum ama o adam ordayken ben maça gelmem telaffuzu var büyük küçük hatta bizlerin bile en yakınlarında… 3 saat anlatsak bile adam oraya başkan için geldiğini sanıyor ve biz lanet olsun deyip vazgeçiyoruz, sende gelme ben 2 kişilik bağıracağım deyip kaçıyoruz yanından.


Bizim bir düsturumuz var ‘içinde olmazsan hesap soramazsın’ diye, bunun da hep arkasındayız, isteyen kırılsın, isteyen darılsın… Maça gelmeyen hesap soramaz…


Biz tarafız her zaman bunu da belirtelim, biz hep bu armadan tarafta olduk, armadan tarafta olmayanı da ona istemeden olsa da zarar vereni de hasmımız olarak gördük… Bu şekilde devam da edecek…


Beykoz Esnafı neden sessiz diye soruyoruz hep birbirimizle konuşurken, meğer onlarda başkan yüzünden gelmiyorlarmış… Anladık ki bizim semtimizde Beykoz spor değil Başkan spor diye bir takım var bizim haberimiz olmayan….


Beykoz’lu bir Belediye Başkanımız var; elindeki yetkilerin de bizler gayet farkındayız, kendisinden artık rica ediyoruz -ki bu Beykoz Spor’a gönül vermiş insanların da ortak ricasıdır- artık bu duruma bir dur demesi. Öyle bir duruma geldik ki günün 18 saati ağzımızda Beykoz’u kurtarmak var, kendisi de bu semtte yaşadığı için bu duruma o kadar vakıf ki… İşin yasal prosedürleri gereği bazı sıkıntılar olabilir, bizi mevcut başkandan kurtarması için, ama devletin de açamayacağı kapı yoktur sözünü öğrettiler bize büyükler…


Kendisine dilerse kapı kapı dolaşır ve imza da toplarız -ki bu toplantı bunun başlangıcı. Artık kendisi bu duruma bir dur demeli diye düşünüyoruz.


Takımımızın bu durumdan daha doğrusu bu mevcut başkandan kurtulması için aklımıza gelen protestolar, sanırım Green Peace örgütünün bile aklına gelmeyecek derecede.


Böyle bir ortam mevcut anlayacağınız Beykoz’da… Bizler de gerekli şartları sağladıktan sonra aramızda konuştuk ve karar verdik. Mevcut başkan her fırsatta bir aday çıksın bırakacağım diye boyundan büyük laflar etti her köşede ama işin püf noktasında AMA lafını unutmadı… Aday çıksın bırakacağım deyip AMA diye devam eden…


Biz de diyoruz ki madem hiçbir aday yok, aslında aday var da adaylarla odasında bire bir görüşmek istiyor, tamam biz adayız… Biz dediğimiz Beykoz’dur, Beykoz halkıdır… Adaylarla odanda bire bir yapacağın görüşmeyi daha doğrusu pazarlığı Beykoz meydanında yapalım… Sen şartlarını söyle ortaya, yani kaç para istediğini... Bizim de tek şartımız var ne kadar borcu varsa kulübün sana bu halk ödesin, sen bir daha Beykoz’a adım atma, hatta Sarıyer’den bile bakma…


Dediğimiz gibi çok dolu olduğumuz için bu kadar uzadı, ancak orda burada köşe başlarında konuşulmasındansa hem burada büyüklerimizin önünde dile getirelim dedik bunları, hem de tepkimizi gayet demokratik dile getirebildiğimizi de göstermiş olduk.


En önemli konu ise bizler Keçiören maçında protokolde ki Başkanlık koltuğuna Kelle İbrahim’in fotoğrafının olduğu bir tablo koyacağız… O tabloyu bu kulüpte Başkan kim olursa olsun oradan kaldırılmaması için gerekirse imza toplayacağız ve yine üzerine basarak söylüyoruz, o tablonun etrafında da herhangi bir tefeci görmek istemiyoruz.


Unutmadan söyleyelim, artık 17 yaşımızı çoktan geçtik bizler. Bu sözümüz de bir beden büyük gelecek mevcut başkana ama gerçek bu…


Bizlerin bu takımın mevcut durumdan kurtuluşu ve gelecekte adımlarını daha sağlam atabilmesi için önerilerimiz olacak;


1. Futbol takımımızın kadrosundaki futbolcularımızın çoğu Beykoz’lu. Eğer transfer yasağı kalktığı takdirde geçen sene yapıldığı gibi bu futbolcular kadro dışı kalırsa çok yazık olur Beykoz’un geleceğine… 30 tane futbolcu alınacağına mevcut topçuların aralarına deneyimli futbolcularla takviye yapılmalı.


2. Sayın Belediye Başkanımız Yücel Çelikbilek seçim vaadinin içerisinde bulunan stat olayını bir an önce tamamlamalı.


3. Çok acil bir şekilde Beykoz’un köylerinden herhangi birinde çok düşük maliyetle inşa edilebilecek olan birkaç katlı bir tesis ve yine çok cüzi bir miktara yapılabilecek olan bir antrenman sahası yapılmalı.


4. Kulübe talip olan sponsor veya adaylarla yapılacak sözleşmeye bütün Beykoz vakıf olmalı, yani sözleşmenin içeriğini ve her maddesini, belediyenin web sitesi üzerinden veya diğer yerel basın web sitelerinden görmeli-bilmeli.


5. Bizler üzerimize düşen görevi yani; maça gelirken bir kişiyi daha yanımızda getirmeliyiz.


6. Beykoz esnafı geçmişteki gibi yeniden Bayraklarını asmalı, maç günü gerekirse dükkânına çırağını bırakarak maça gelmeli. Bunu yaptığı takdirde eskisi gibi hesap sorabilir.


7. Biz bu semti ayağa kaldıracağımızı söyledik. Her dükkana bir bayrak, saat veya bir flama astıracağız. Bunu makbuz karşılığı bağış ile yapacağız.


8. Kulübe kalıcı gelir sağlanmalı; Örneğin Beykoz’daki her pazarcı tezgâhı için 1 TL vermeli ki bunu gönüllü olarak ve makbuz karşılığı yapacaklarından da eminiz.


9. Kulüp binası bütün sözleşmesi imzalanarak Beykoz Spor Kulübüne verilmeli, ancak sözleşmedeki maddelerden yine tüm Beykoz Halkının haberi olmalı. Bu bina gerekirse Balık ekmek satarak dahi bu kulübü ayakta tutabilecek potansiyele sahip. Hatta bir dip not biraz ironi olacak ama bu takımın küme düşmesi bu bina yüzünden oldu diyenlere de katılmıyor değiliz, madem düşürdü, çıkarmayı da bilir.


10. Kulübe talip olacak sponsor veya şahısların kuracağı yönetimde en az 5 Beykoz’lu olmalı ki belki söylenecek 1.madde bu olmalı.


11. Yazın tabiri caiz ise para basan Riva Plajı’na bir tip-box konularak sadece 1 TL kulüp için alınmalı.


12. Basketbol ve diğer amatör branşlara bizce 1.ligdeki başarımızın mimarı olan Sayın Tuğrul Selçuk getirilmeli.


13. Her sezon başında kombine satılmalı, yalnız bu rakam gelir seviyesi belli Beykoz halkı için fahiş bir fiyattan yapılmamalı.


14. Yeni stat yapılana kadar Beykoz Esnafı ve büyükleri mutlaka stat içine veya dışına reklam vermeli.


Bizim söyleyeceklerimiz bunlardan ibaret. Unutulmamalı, hesap sorabilmek için İÇİNDE olmalısınız, taraf olmalısınız…


Yaşasın Beykoz 1908…”


Daha sonra söz alan Sadık Ali uslu tek suçlunun Zeki Aksu olmadığını söyledi ama 100 yıllık kulübün tapulu bir tek çivisi dahi olmadığını belirtti ve bu durumun sorumlusu olarak o da Aksu’nun istifasını istedi.


Vural Demir Beykoz’u bugüne kadar yönetenlerin işleri bitince kulübü bir kenara attığını söyledi ve bunun bir başlangıç olmasını söyledi.


Doktor Armağan Bey ise “ilk yarı hiç olmazsa 11 puan toplayıp ligi 35 puanla bitirirsek kümede kalırız” diyerek Beykoz’da oturan işadamlarından destek alınmasını önerdi.


Zafer Baş ise konuşmasında Zeki Aksu’nun değil Beykoz’un adamı olduğunu söyledi ve ayın 16’sında kaleci dâhil yeni futbolculara lisans çıkarılacağını belirtti.


Eski futbolcu ve teknik direktörlerden Selami Tarhan, “Beykoz Kulübünü mevcut delege sistemiyle almanın imkânı yok” diyerek, Kulübün Beykozluyum diyenlerin eline geçmesi için Aksu’nun istifa etmesini istedi.


Saatçi Niyazi lakaplı Niyazi Özen ise konuşmasında burada hemen bir komite oluşturup yönetim defterini Zeki Aksu’nun elinden almalıyız dedi.


Eski futbolculardan Hamit Olgun Coşkuntuna ise Zeki Aksu gidecek. Nasıl yapılacaksa yapılacak gidecek. 3-5 kişi gidip Aksu’nun istifasının alalım dedi. Gökhan Vural ise “yarın (6 Ekim) kutlanacak İstanbul’un Kurtuluşu törenlerinden sonra Atatürk anıtı önünde Zeki Aksu’nun istifasını alalım” deyince Yargıçlar grup halinde törenlere katılma kararı aldılar.


Bu haber gazetebeykoz.com dan alıntıdır..

1 yorum:

  1. artık hersey icin cok gec kalındıgının farkına varın.bu ilcenin idari amirleri haala öle durun!! alamadınız bi pezevengin elinden bu güsel klübü !!! okadarmı zordu takıma sahip cıkmanız,,başına sizinde desteklediginiz baskanlık vasıfları olan nitelikli birini koymanız, takımına baglı bukadar seyircisi olan koca klübü ne hale getirdiniz bu aşşalık adamı orda tutarak

    YanıtlaSil